Fotoğraf Afrika'daki açlığı çok net ve acı bir biçimde vurguluyor. Bu küçük afrikalı çocuk bir kilometre öteki Birleşmiş Milletler yardım kampına yürürken artık açlıktan bitap düşmüş. Daha da kötüsü arkasında onun ölmesini bekleyen bir akbaba var... Fotoğraf 1994 yılında Somali'de Amerikalı bir gazeteci olan Kevin Carter tarafından çekilmiş ve Kevin Carter bu fotoğraf ile "Pulitzer ödülünü" kazanmış. Hikayenin en acı tarafıysa Kevin Carter Somali'den dönünce bir süre bu çocuğu araştırmış fakat bulamamış. Orada gördüklerinden çok etkilenen Amerikalı gazeteci bir süre sonra derin deprosyana girmiş ve 3 ay sonra hayatına son vermiş.

17 Ağustos 2010 Salı

TAHİR İLE ZÜHRE HİKAYESİ ve ŞİİRİ

TAHİR İLE ZÜHRE HİKAYESİ
Geçmiş zaman ve eski günlerde zengin ve şöhretli bir padişah vardır. Malı, mülkü, askere kısaca her şeyi vardır. Ancak çocuğu olmamaktadır.
Doktorlara gitmiş derdine çare bulamamıştır. Bunlardan fayda göremeyince kendisini eğlenceye verip ve yaptırdığı bahçeye gidip gelmeye başlar. Bir gün veziri ile çarşıda dolaşmaya çıkar. “her kim bana bir altın verirse tanrı onun muradını versin” diyen bir dilenciye para verir. Oradan ayrılıp bahçeye doğru giderler ve bir ağacın altında otururlar. İleride bir ağacın altında da yaşlı bir derviş görürler, onun yanına giderler. Derviş “marifetlerim vardır” deyince, padişah gönlünden geçeni bilmesini ister. Dervişte padişah ve vezirin çocuğunun olmadığını, evlat istediklerini bilir. Bunun üzerine dervişten yardım isterler. Dervişte cebinden cebinden bir elma çıkarır ve ikiye böler. Bu elmaları yerlerse çocukları olacağını, padişahın kızı, vezirin oğlu olacağını, ama onları ayırmamalarını evlendirmelerini söyler. Padişahta vezirde çok sevinir. Akşam elmayı yerler ve dokuz ay on gün sonra padişahın kızı, vezirin oğlu olur. Kızın adını Zühre, oğlanın adını Tahir koyarlar. Tahir ile Zühre birlikte büyürler. En tanınmış hocalardan ders alırlar ve çok zeki olduklarından her şeyi öğrenirler. Fakat on yaşında Zühre’nin gönlü Tahir’e düşer ve uyurken Tahir’i öper. Tahir çok kızar çünkü kardeş olduklarını sanır. Bir gün Zühre Tahir’i yine öper ve Tahir’de Zühre’yi döver. Zühre o kadar üzülür ki Allah’a “Allah’ım benim sevgimin yarısını Tahir’e ver” diye dua eder. Tahir’de Zühre’ye aşık olur. Bu sefer Zühre kendini naza çeker. Ancak kardeş olmadıklarını öğrenen Tahir ile Zühre günden güne bir birine daha çok bağlanırlar. Sazlarını alıp bir birlerine türkü söylerler. Bunları gören Arap köle padişahın karısına söyler. Padişah kızını Tahir’le evlendirmenin zamanı geldiğini söyler.
Ancak karısı kızının padişah oğluyla evlenmesini istemektedir. Padişah kendi gözleriyle aşıkları görmek ister ve görünce de aşıkları evlendirmeye karar verir. Bu arada Tahir rüyasında iki kara köpeğin kendisine saldırdığını görür ve rüyası çıkar. Padişahın karısı, padişaha sihirbaz cadının yaptığı şerbeti içirince padişah Tahir'den soğur ve onu saraydan kovar. Aşkı ile yanıp tutuşan Tahir Zühre’nin köşkünün önüne gelerek sitem dolu türküler söyler. Zühre’de olayları dadısından öğrenir ve her şeyi Tahir’e açıklar. Arap köle bunları görünce yine padişaha haber verir. Bu sefer padişah onu Mardin’e sürer. Mardin’de yedi yıl kalan Tahir bir gün Allah’a dua eder ve onu zindandan kurtarmasını ister. Duası kabul olur zindanın açılan kapısından siyah atıyla Hızır gelir ve onu atına alıp, o uyurken Zühre’nin köşkünün önüne bırakır. Zühre Tahir’i dadısına gönderir. O günden sonra her gece gizli gizli buluşup zevk ve sefa eylerler. Fakat bir gün Tahir rüyasında yine kara köpeklerin etrafını sardığını görür. Rüyası yine çıkar çünkü Arap köle onları yine görmüştür. Bunu padişaha haber verir ve Tahir, üstü açık bir sandıkla Şat suyuna bırakılır. Şat suyu kenarında da Göl padişahının sarayı vardır. Zühre bunu bildiği için Göl padişahının kızına mektup yazar ve göl padişahının kızları da onu bulurlar. Göl padişahın üç kızı da Tahir’i sevmektedir ve bir gün onu paylaşamadıkları için kavga ederken, Tahir bunları duyar ve kaçar. Bir çeşme başında dua eder ve uyur. At sesiyle uyanınca, yanında bir derviş görür. Yine ata biner ve gözlerini kapatır. Derviş “aç” dediği zaman Tahir kendisini Zühre’nin köşkü önünde olduğunu görür. Dadısına gider. Dertleşirler. Bir gün Tahir davul zurna sesleri duyar ve dadısından Zühre’nin evleneceğini öğrenir. Kadın esvabı ile düğüne gider. Kendini Zühre’ye tanıtır. Ertesi gün Zühre ile anlaşırlar. Hamama gitmek için çıkıp kaçmaya karar verirler.
Ancak Arap köle de kadın kılığına girmiş ve onları görmüştür. Arap köle durumu padişaha haber verir. Padişah Tahir’i yakalatır. Mecliste onu ve kızını anmadan üç hane türkü söylerse affedeceğini söyler. Tahir iki haneyi söyler fakat üçüncü hanede Zühre'nin içeri girdiğini görünce onun ismini kullanır. Padişahta onun boynunu vurdurmaya karar verir. Cellat Tahir’in boynunu vurmadan Tahir namaz kılıp Allah’a ruhunu alması için dua eder ve hemen ölür. Bunu gören Zühre aklını kaçırır. Hekimler çare bulamaz hatta Tahir’in etini yedirmeye çalışırlar ama dadısından bunu öğrenen Zühre’de çok kızar, Tahir’in mezarına gider. Allah’a ruhunu alması için dua eder ve ölür. Mezara gelen Arap köle de Zühre’ye aşık olduğu için kendini hançerle öldürür. Padişah kızını Tahir’e vermediği için pişman olur ama iş işten geçmiştir. Bir süre sonra aşıklara mezar yapılır. Arap köle de başuçlarına gömülür. Oradan geçenler Zühre'nin mezarında beyaz bir gül fidanı, Tahir’in üzerinde ise kırmızı bir gül fidanı görürler. Arab’ın mezarında da kara bir çalı bitmiştir. Her sene aşıklar baltalarla o çalıyı keserler ancak çalının yine bittiğini görürler. Ziyaretgah olan mezarı da aşıklar ve bağrı yanıklar sürekli ziyaret ederler. (alıntı)

Tahir'le Zühre Meselesi
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil, bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte yani yürekte.
Mesela bir barikatta dövüşerek mesela kuzey kutbunu keşfe giderken mesela denerken damarlarında bir serumu ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin ama o bunun farkında değildir ayrılmak istemezsin dünyadan ama o senden ayrılacak yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı? Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık yahut hiç sevmeseydi Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Nazım Hikmet RAN.1949 (alıntı)

9 Ağustos 2010 Pazartesi

KEDİ'NİN YAŞAM EVRELERİ


KEDİ'NİN YAŞAM EVRELERİ
Kediler keşke daha uzun yaşalar. Her güzel şey gibi ne yazık ki kedilerin de ömrü kısadır. Bir kedi ortalama 12-15 yaş arasında yaşar. Ama daha uzun yaşaması da elbette mümkündür.
Kedimveben.com okuyucularından Yıldız Belger Hanım’ın keyifli kedisi Musti bize resmi iletildiğinde 21 yaşındaydı. Kedilerin uzun yaşaması bakıma, beslenmeye ve tabii ki kendi doğasına bağlıdır.
Ama bir kedinin ortalama hayat süresini 12 yıl sayar isek bu evredeki aşamaları 3’e ayırabiliriz ;

-Çocukluk
-Yetişkinlik
ve Yaşlılık
Çocukluk Dönemi
Doğumdan bir yaşa kadar süren dönemdir. 1 yaşını doldurmuş bir kediyi 12-14 yaş arasındaki bir ergen gence benzetebilirsiniz. Yani gençkızlık ya da delikanlılık dönemine girilmiştir. Yeni doğmuş bir kedi 5-6 haftalık olana dek anne sütüne muhtaçtır. Daha sonra ise annesinin korumasında sosyalleşmeye ve kedi davranışlarını öğrenmeye başlar. Şaşılacak derecede kediler annelerinden ya da yaşadıkları diğer kedilerden huy ve davranış kaparlar. Erginleşme ise erkek kediler de 6 ila 8 aylıkken, dişi kedilerde ise 4 ila 6 aylıkken gerçekleşir. Bu sebeple kısırlaştırma erginleşmenin sonunda yapılmalıdır. Ama kedinizin biraz daha büyümesini istiyorsanız kısırlaştırma kedinizi kontrolünüz altında tuttuğunuz takdirde 1-2 yaş arasında da yapılabilir. Çocukluk Dönemi, oyun ve yaramazlık dönemidir. Kediler bu dönemde oral dönem, anal dönem bir çok evre geçirirler ve her türlü organları ile çevrelerini, yaşamı tanımaya çalışırlar. Oyun içinde ısırıklar ve tırmalamalar bu evrenin vazgeçilmez aksiyonlarındandır. Bu dönemde kediler büyümek ve serpilmek için içeriği zengin yiyeceklere ihtiyaç duyarlar ve yediklerini de hızla enerjiye çevirirler. Yavru bir kedi ile oynayan yetişkin bir insan kısa sürede pes etse de yavru kedi hala oyunun devamında ısrarcı olur. Ayrıca temel aşıların da bu dönem içinde tamamlanması lazım gelir.
Yetişkinlik Dönemi
1 yaştan 6 yaşın bitimine kadarki dönemi kapsar. Artık ağırbaşlı olmanın başlangıcındayızdır. Yavaş yavaş karizma ve tarz gelişir. Çevreye kafa tutma, diğer kedilere ve insan dostlarına kendini kanıtlama da tam bu döneme denk düşer. Eskisi gibi her çağrıldığında gelmez. Kendine ait bir ajandası vardır ve bu ajanda herşeyden önceliklidir. Eğer başka kediler de varsa egemenlik savaşları yakınlardadır. Beslenme tarzı da bu dönemde yavaş yavaş değişir. Artık seçilen kuru mamalar çocuk (juniour) için değil yetişkin (adult) için olmalıdır. Çocuklara yönelik kuru mamalar lezzetleri sebebi ile yetişkin kedilerce ilgiyle karşılansa da yetişkin bir kedinin sindirimi açısından daha zor olan bu türden kuru mamalar sadece çocukluk döneminde kullanılabilir. Yetişkinlik Dönemi süresince kedilerin enerjileri eskisine oranla yavaş yavaş azalır. Oyun ve eğlence bu dönemin de yine baş tacıdır ama çocukluk dönemindeki kadar bir aktivite görülmez.
Yaşlılık Dönemi
7 yaşından itibaren kedilerin yaşlılık dönemine girdikleri kabul edilir. Bu dönemin en belirgin özelliği aktivitelerdeki hareket azalmasıdır. Ama oyun her dönem için kedilerin sevdiği bir şeydir. (Eğlence hayat boyudur.) Yaşlılık, ne yazık ki, insanoğlunda da olduğu gibi kedilerde de hastalıkların ve fiziksel sıkıntıların yavaş yavaş nüksettiği bir dönemdir. Bu sebeple düzenli doktor kontrolleri bu dönemdeki kediler için aksatılmamalıdır. Yeme alışkanlıkları da değişmeye başlar. Yaşlanma ile kediler çok seçici olurlar. Bunun bir sebebi tat ve koku alma duyularının keskinliğindeki görece azalma olduğu kadar diş ve ağız yapısının eskisine oranla daha hassas hale gelmesidir. Su kaybı bu dönem için çok önemli bir sorun teşkil edebilir. O sebeple kuru mamalar (seniour grubu) yaşlılık döneminde bir süre devam ettirilse de yavaş yavaş yaş mamalara geçilmesinde fayda vardır. Yaş mamalar içerdikleri su sebebi ile su içmek konusunda isteksiz davranan yaşlı kedilerin su ihtiyacını bir ölçüde karşılarlar. Çok iştahsızlık söz konusu olduğunda ise kedi dostlarının mutfağa girip kedilerinin tekrar iştahlarını açmak için ciğer, balık, kızarmış tavuk gibi yüksek aromalı yemekler hazırlaması gerekir. Yaşlılık, anlayış ve nezaket ister. Özellikle yaşlı kediler uyuma saatlerinde daha sessiz ve sakin ortamları tercih ederler ve günlük yaşam rutinlerine de saygı duyulmasını beklerler.
Aşık Veysel’in deyişiyle yaşam “uzun ve ince bir yol”, bizler için de kediler için de. Dileriz her canlı için sağlık ve mutlulukla yaşansın... alıntı...