Fotoğraf Afrika'daki açlığı çok net ve acı bir biçimde vurguluyor. Bu küçük afrikalı çocuk bir kilometre öteki Birleşmiş Milletler yardım kampına yürürken artık açlıktan bitap düşmüş. Daha da kötüsü arkasında onun ölmesini bekleyen bir akbaba var... Fotoğraf 1994 yılında Somali'de Amerikalı bir gazeteci olan Kevin Carter tarafından çekilmiş ve Kevin Carter bu fotoğraf ile "Pulitzer ödülünü" kazanmış. Hikayenin en acı tarafıysa Kevin Carter Somali'den dönünce bir süre bu çocuğu araştırmış fakat bulamamış. Orada gördüklerinden çok etkilenen Amerikalı gazeteci bir süre sonra derin deprosyana girmiş ve 3 ay sonra hayatına son vermiş.

14 Aralık 2009 Pazartesi

SATANİZM (SATANİST)

Pentagram; Satanizmin sembolü
Satanizm
Satanizm, şeytanı kutsal bir varlık olarak yücelten ve bazı mezheplerinde ona tapmayı emreden öğreti. LaVeyan Satanizm gibi kimi türlerinde ise, Tanrı'nın ya da Şeytan'ın varlığına inanılmaz; ancak Şeytani değerler yüceltilir. Özel olarak Hıristiyanlığa genel olarak da bütün dinlere karşı alternatif din olarak ortaya çıkan, geçmişi oldukça eskiye dayanmasına rağmen yakın zamandan itibaren yeni bir din hüviyetine bürünen önemli bir harekettir.
Kelime olarak şeytana inanma,tanrı diye tapınma anlamına gelen satanizm; şeytana tapınma faaliyeti adı altında Yahudi-Hıristiyan geleneğine Yahudi - Hırıstiyan din tahakkümüne ve özellikle de Hıristiyanlığa karşı başlatılan bir reaksiyonun adı olmuştur. Buna Modern Protesto Hareketi demekte mümkündür. Bu hareket başta Hıristiyanlık omak üzere bütün dinlere ve dinlerin ortaya koymuş olduğu kutsal değerlere karşı bir başkaldırıyı temsil eder. Dolayısıyla, başta İngiltere, Fransa, ve Almanya olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinde özelliklede Amerika 'da ortaya çıkan, oradan diğer ülkelere yayılan Satanizm; Şeytanın en önemli özelliği olan muhalefet ve başkaldırıyı esas alarak dinin ve dini olan herşeyin karşısında, fakat şeytanın ve onun temsil ettiği şeyin yanında yer alma hareketidir.
Modern Satanizm, ABD 'li Macar asıllı Anton Szandor Lavey tarafından kurulan Şeytan Kilisesi ile ortaya çıkıp şekillenmiştir.
Teistik Satanizm
Ana madde: Teistik Satanizm

Bilinen en köktenci satanizm türüdür. Radikal satanizm olarak da adlandırılır. Bu dini benimseyen ve sempati duyan şahıslar, canlı ve cansız alemde yegane gücün şeytanda olduğuna inanırlar. Teistik satanistlerde, bir kişinin ne kadar çok kötülük yaparsa, şeytana o kadar yakın olacağına ve derecesinin de o alanda büyük olacağına yönelik genel bir kanı vardır. Şeytana yakın olanın ise cehennemde fazla ceza çekmeyeceğini ve şeytanın hizmetinde zebanilik yapacağını öngörürler. Bunun yanı sıra, teistik satanizmde, kökü oldukça geçmişe uzanan bir kurban ve kara büyü geleneğine de rastlanmaktadır.
Teistik satanizm, tarihte kara büyücülük ve cadılıkla aynı şey olarak algılanmıştır. Özellikle ortaçağ hıristiyan dünyasında, cadıların birer şeytani varlık olarak algılanması sonucu, literatüre "cadı avı" olarak geçmiş pek çok kadın kıyımı yaşanmıştır. Teistik Satanizmin günümüz de Lusiferizm gibi yaygın türleri mevcuttur.
Lusiferizm
Ana madde: Lusiferizm

Kendilerini, Şeytan'ın en seçkin topluluğu olarak gören ve gizliliğe önem vermeleri nedeniyle günümüzde de ne tür törenler ve etkinlilikler yaptıklarına dair çok fazla bilgi bulunmayan bir teistik satanizm mezhebi. Bir takım sembollere şeytani vasıflar ve anlamlar yüklemeleri, sembolcülüğe önem verdiklerini göstermektedir. Eski Mısır, Eski Roma ve Eski Yunan uygarlıklarında izlerine rastlanmaktadır.
Ateistik/Deistik Satanizm
LaVeyan Satanizm
Ana madde: LaVeyan Satanizm
"Modern Satanizm" diye de adlandırılan LaVeyan Satanizm, Anton Szandor LaVey tarafından kurulan ve organize bir teşkilat haline getirilen Satanist grubun adıdır.
LaVey 1966'da San Fransisko'da Şeytan Kilisesi'ni (The Church of Satan) kurmuş ve onun başrahibi olmuştur. LaVey, organize faaliyetlerinin çoğunu kilise mensupları dışındakilere çevirmiş ve kitaplar yazmaya başlamıştır. İşte bu tür faaliyetlerinin bir sonucu olarak Şeytan İncili (The Satanic Bible) 1969 yayınlanmış, onu 1972'de Satanist Törenler (The Satanic Rituals) takip etmiştir. Üçüncü kitabı The compleat Witch ise Avrupa'da basılmıştır.
LaVey'in kurucusu olduğu bu Satanist grubun temel hedefi, özel olarak Hıristiyanlığa fakat genel olarak bütün dinlere karşı "alternatif bir din" oluşturmaktır. Satanist akımlar içerisinde kilisesi, yazılı törenleri, bayram günleri, din adamları olan ve organize bir din sayılan tek akım Laveyan Satanizmdir. Şeytani İncil, Şeytan Kilisesi, ters haç gibi önemli Lavey öğretisinde rastlanan kavram ve ritüellerin Hıristiyanlıkta doğrudan karşıtları vardır. Sosyal Darwinizm, objektivizm, ateizm, hedonizm ile önemli ölçüde benzerlikler gösterir.
Sembolik Satanizm
Özünde materyalist bir yaklaşım tarzıdır. Şeytan'a Sadece sembolik olarak inanılır. Bu akımın temsilcileri, egemen ahlak sisteminden bağımsızlaşmak için şeytani semboller kullanırlar. Temsilcileri için şeytan sembolü, insanlığın kurtuluşu ve güçlenişi yolunda ki en ilham verici örneklerden biri olarak algılanır.
Örgütleniş
Şeytan Kilisesi
Ana madde: Church of Satan

Şeytan Kilisesi, Anton Szandor LaVey'in 1969'da yazdığı Şeytani İncil'de (The Satanic Bible) ifade edilen Satanizmi uygulayan dini organizasyon.
İlk Şeytan Kilisesi

Şeytan Kilisesi'ndeki gizliliğin ve felsefi yönden şeytani düşüncenin azlığından dolayı, Anton Szandor LaVey'in kızı Karla LaVey tarafından 1999'da "First Satanic Church" adıyla ayrı bir kilise olarak kurulmuştur.
Dokuz Melekler Tarikatı

Daha çok küçük gruplar halinde Avrupa'da görülürler ve bazıları Satanist olarak tanımlanır. Bünyesinde ki iki ana grup dikkat çeker. Bu gruplar gelenekçidirler ve antik kaynaklara saygı gösterirler, daha keskin ve katı yaklaşımları vardır.
Set Tapınağı
Ana madde: Temple of Set

1975 yılında Amerika'da, eski bir rahip olan Michael Aquino tarafından kurulan satanist tarikat. Şeytanın kişisel gerçekliğine inanıyorlar. Avrupa'da az da olsa taraftarı var.
Örgüte ismini veren Set eski Mısır inançlarında yer alan karanlık tanrısıdır. Aynı kelime İbranice'de ise şeytan anlamına gelmektedir. Set Tapınağı ile Şeytan Kilisesi arasındaki en temel görüş ayrılığı tapınak üyelerinin şeytanı sadece sembolik bir kavram olarak görmemeleridir. Tapınağa üye olanlar Set'i sembolik bir figür olarak görmedikleri gibi tapınağı da sadece dini değerlere bir karşı çıkış olarak değerlendirmezler. Tapınak üyeleri satanizmi şöyle tarif ederler:
"Şeytanın varlığına evreni var eden ruhsal güç olarak inanmak şeytana tapmak ve onun belirlediği kurallara ve standartlara göre yaşayarak şeytana itaat etmek."
Set Tapınağı'nda 'kara büyü' çok önemli bir yer tutar. İnsanın kendisini büyü ile geliştirebileceğine inanılır. Öyle ki tapınağa yeni üye olanlara ilk olarak kara büyüyüyü büyünün felsefesini yapılması gereken özel işlemleri anlatan özel tanıtım broşürleri verilir
1960'lı Yıllarda Satanizm
Anton LaVey, 1960'ların sonunda hippilikten ve Hıristiyanlığın monoton ahlaki değerlerinden sıkılan bireyler için, sosyal Darwinizm ideolojisini ve pozitif düşünceyi anlaşılabilir bir forma sokarak yeni bir yol oluşturmayı hedefleyerek, 1966 yılında californiya'da, 'Church of Satan' (Şeytan Kilisesi)'ni kurduğunu açıkladı.
Hıristiyanlığa karşı çıkan ve önce Magic Circle (Büyülü Halka) diye bir grup oluşturan LaVey, içinde dokuz Şeytani ilkenin yer aldığı Şeytani İncil'i yazdı. Ona göre satanizmdeki temel hususlar, belli bir dine ve dinî ekole ait olmama ve insanın fizikî veya zihnî yapısından zevk almadır. Şeytan, insanın bir tür hayvan olduğu düşüncesini ve dinlerin günah dediği şeyi temsil eder. Dolayısıyla Laveyan Satanizm, dinî ve ahlâkî her şeye karşı çıkma ve bunların tersini yapma esasına dayanır.
Satanizmin kurumsal anlamda varlığını en doruk noktasına ulaştırdığı dönem 1960'yı yıllar olarak kayda geçmiştir. Özellikle bu öğretinin, sinema, müzik ve medya tarafından çeşitli şekillerde işlenmiş olması da o yıllarda satanizme en popüler çağını yaşatmıştır. Örneğin; Anton Szandor LaVey'in senaryo danışmanlığını yaptığı ve ilk ciddi satanizm içerikli sinema filmi olan "Rosemary'nin Bebeği" 1968 yılında çekilmiştir.
Satanizmin Yaygınlaşmasındaki Faktörler
Çeşitli Satanist Kurumları
20.yüzyılın başlarından itibaren çeşitli şekillerde ortaya çıkan Şeytan Kilisesi gibi kurumların satanizmin yaygınlaşması adına pek çok propaganda yöntemi uyguladıkları bilinmektedir. Bu propaganda çalışmaları sonunda yalnızca Şeytan Kilisesi'nin bugün Amerika Birleşik Devletleri'nde 50 bin civarında üyeye sahip olduğu sanılmaktadır.
Sinema, Müzik, Medya ve Basım
Özellikle satanizmin kurumsal bir hüviyete büründüğü 1960'yıllardan bu yana, satanizme ilişkin; özendirici, korkutucu, merak uyandırıcı pek çok sinema yapımı üretilmiştir. Bunun yanı sıra öteden beridir satanist tavırları ve söylemleriyle dikkat çeken rock ve metal gruplarının varlığı bilinmektedir. Bu grup ve müzisyenlerin hayranları üzerinde ne tür satanist etkiler yarattığı tam olarak bilinmese de, satanizmin yaygınlaşmasında etkili olduğu düşünülmektedir.
Ayrıca satanist kurumların kendilerine ait televizyon kanalları, internet siteleri ve radyo istasyonları olduğu bilinen bir gerçektir. Basım alanındaysa, başta Anton Szandor LaVey'in kaleme aldığı eserler olmak üzere, çeşitli satanist grupların kollektif bir şekilde hazırladığı, kimi süreli kimisi ise süresiz pek çok dergi ve fanzin bulunmaktadır.
Toplumsal ve Siyasi Durumlar
Satanizmin en sivrildiği dönem olan 1960'lı yıllarda, mistisizmin, uyuşturucu madde kullanımının ve mevcut otoritelere karşı başkaldırıların arttığı sosyolojik bir gerçektir. Hippilik akımının da bu dönemlerde ortaya çıktığı düşünülürse, satanizmin tüm bu toplumsal ve siyasi manzaradan beslenip beslenmediği araştırmaya değerdir.
Jayne Mansfield Olayı
Şeytan Kilisesi'nin bir üyesi olduğu bilinen sex filmleri ile tanınan sinema sanatçıcı Jayne Mansfiled, Sam Brody adında Satanizm ve Şeytan Kilisesi aleyhinde çalışmalar yürüten bir adama aşık oldu. Anton LaVey müridi Jayne Mansfiled'ı o kişiden ayrılması konusunda uyarsa da, Jayne Mansfiled LaVey' dinlemedi ve ilşkisine devam etti. 1967 yılında, Jane Mansfield, avukatı ve sevgilisi Sam Brody ile New Orleans yakınlarında korkunç bir trafik kazasını geçirdiler. Brody kaza anında beyin kanamasından öldü. Mansfield'in sonu ise çok daha korkunç olmuştu. Çarpmanın şiddetiyle arabanın kaportası bir giyotine dönüşüp güzel oyuncunun kafasını kopartıverdi.
Kaza sonrasında kapısını çalan gazetecilere çok üzgün olduğunu söyledi LaVey ve ekledi: "Olay saatlerinde Jane'in bir dergide yayımlanan fotoğrafını kesiyordum. Makasın ucu kaçtı, kafasını da koparttım. Ne garip rastlantı!"
Bu olay medyada ve toplumda öylesine yankı uyandırdı ki, çoğu kişi trajik kazayı Anton LaVey'in bir kara büyüsü olarak değerlendirdi. Bu olaydan kısa süre sonra Şeytan Kilisesi'nde üye patlaması yaşandığı biliniyor.
(vikipedi.özgür ansiklopedi)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder