Fotoğraf Afrika'daki açlığı çok net ve acı bir biçimde vurguluyor. Bu küçük afrikalı çocuk bir kilometre öteki Birleşmiş Milletler yardım kampına yürürken artık açlıktan bitap düşmüş. Daha da kötüsü arkasında onun ölmesini bekleyen bir akbaba var... Fotoğraf 1994 yılında Somali'de Amerikalı bir gazeteci olan Kevin Carter tarafından çekilmiş ve Kevin Carter bu fotoğraf ile "Pulitzer ödülünü" kazanmış. Hikayenin en acı tarafıysa Kevin Carter Somali'den dönünce bir süre bu çocuğu araştırmış fakat bulamamış. Orada gördüklerinden çok etkilenen Amerikalı gazeteci bir süre sonra derin deprosyana girmiş ve 3 ay sonra hayatına son vermiş.

1 Kasım 2009 Pazar

OSMANLI PADİŞAHLARI SULTAN III. AHMED



III AHMED
Babası : IV Mehmet
Annesi : Emetullah Rabia Gülnus Sultan
Doğum Tarihi : 31 Aralık 1673
Vefatı : 13 Haziran 1736
Bir askeri hareket neticesi padişah olup bir ihtilâl neticesi tahttan indirilen üçüncü Ahmet'in saltanatının bir kısmı harb hâdiseleri, diğer parçası da sulhun kazandıracağı nimetlerden faydalanma icraatıyla doludur.
III Ahmet padişah olduğu yıllarda Karlofca muahedesinin milletin ve devlet adamlarının üzerinde bırakmış olduğu acı tesir henüz silinmemişti. Bu acı tesir devam etmekteyken, Rusların hududumuza tecavüzleri vukubuldugundan, Rusya'ya harb ilân edildi. Sadrazam Baltacı Mehmet Pasa Rus Cari Deli Petroyu Prut nehri kıyısında yakaladı ama , fırsattan tam manasıyla istifade edilemedi. Ruslar basit bir muahede ile büyük tehlikeyi attılar. Böylece Rusların vaktinden önce büyümeleri önlenemedi. 1715 de Venediklilere karşı açılan harbe ertesi yıl Avusturyalılar da karıştılar. Venedik cephesinde üst üste muvaffakiyetler kazanıldıysa da , Avusturyalılar üstün geldiler. Harbin sonunda imzalanan Pasarofca muahedesiyle Mora ve Dalmacya Benediklilerden kurtarıldı, ama Avusturyalılar bizden Belgrat dahil olmak üzere Kuzey Sırbistan ve Eflâk'in bati kısmı gibi, Balkanların müdafasinda da önemli mevkii bulunan toprakları kopardılar.
III Ahmet in bundan sonraki devresi , önemsiz kabul edilen Iran harbi bir tarafa bırakılırsa umumiyetle sulh ve sükûn devri olarak kabul edilir. Lâle devri diye isimlendirdikleri bu yıllarda memleket için faydalı isler de yapılmıştır. Devrin incelen zevkinin mimarideki örneklerini teşkil edecek güzel süslü köşk ve saraylar inşa edilmiştir. Fakat ne yazikki Patrona Halil isyanında güzel köşk ve saraylar yıkılmıştır.
Istanbulda Ayasofya camisi karşısındaki üçüncü Ahmet çeşmesi bu devrin yadigârı halinde ayakta duran en güzel eserdir. Lâle devri bir zevk ve eğlence devri olmakla beraber, Osmanlı imparatorluğunda ilk yenilik hareketlerinin göze çarptığı devirdir de. Batıdan aldığımız ilk teknik vasıta olan matbaa Lale devrinde kurulmuştur. Güzel sanatların ve tefekkürün kıymetinin anlaşılmış olduğunda şüphe yoktur. Zira, sanatkâr da , bilgili insanlar da hakiki bir himaye ve taltife mahzar olmuşlardır. Bu sebeple her iki branşta da gelişmeler olmuştur.
Çocukları: Mustafa (padişah olmuştur), Abdülhamit (padişah olmuştur), Nazife Sultan, Isa, İbrahim, Süleyman, Selim, Beyazıt, Ali , Seyfeddin, Numan, Selim, Mehmet, Abdülmelik, Ayşe, Zeynep, Ümmi Selâma, Zübeyde, Emetullah, Atike, Rabia, Saliha, Ümmi Gülsüm, Hatice, Rukiye, Esma

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder