Fotoğraf Afrika'daki açlığı çok net ve acı bir biçimde vurguluyor. Bu küçük afrikalı çocuk bir kilometre öteki Birleşmiş Milletler yardım kampına yürürken artık açlıktan bitap düşmüş. Daha da kötüsü arkasında onun ölmesini bekleyen bir akbaba var... Fotoğraf 1994 yılında Somali'de Amerikalı bir gazeteci olan Kevin Carter tarafından çekilmiş ve Kevin Carter bu fotoğraf ile "Pulitzer ödülünü" kazanmış. Hikayenin en acı tarafıysa Kevin Carter Somali'den dönünce bir süre bu çocuğu araştırmış fakat bulamamış. Orada gördüklerinden çok etkilenen Amerikalı gazeteci bir süre sonra derin deprosyana girmiş ve 3 ay sonra hayatına son vermiş.

10 Kasım 2009 Salı

ROMANLAR'IN TARİHİ

Roman halkın bayrağı
Toplam Nüfus
15 milyondan fazla
Önemli Bölgeler
Arnavutluk
Tartışmalı1.300 - 120.000
[1]
Arjantin
300.000
[2][3]
Brezilya
678.000 – 1.000.000
[4]
Bulgaristan
Tartışmalı370.908 (Resmî nüfus sayımı) 700.000 – 800.000
[5][6]
Kanada
80.000
[7]
Çek
Tartışmalı11.746ya da 220.000
[8][9]
Fransa
280.000 – 340.000
Almanya
110.000 – 130.000
Yunanistan
Tartışmalı200.000ya da 300.000–350.000
[10][11]
Macaristan
Tartışmalı205.720,800.000 – 1.000.000
[12][13][14]
Hindistan
2.274.000
[15][16]
İran
110.000
[17]
İtalya
90.000–110.000
[18]
Makedonya
Tartışmalı53.879to 260.000
[19]
Romanya
Tartışmalı(Resmî nüfus sayımı): 535.250
[20][21][22][23][24]
Rusya
Tartışmalı183.000 - 400.000
[25][26]
Sırbistan
Tartışmalı108.193 (resmî nüfus sayımı)500.000 (Kosova dahil: 540.000)
[27]
Slovakya
Tartışmalı92.500 - 550.000
[28][29]
İspanya
600.000 - 800.000
[30]
Türkiye
700.000 - 750.000 tartışmalı
[31]
Ukrayna
48.000 (2002 sayımı); 400.000 (Roman örgütlerinin tahmini)
[32]
ABD
1 milyon (Roman örgütlerinin tahmini)
[33]
Diğer ülkeler
Dil(ler)
Romani, Çingenece ve yaşanılan bölgenin yerli dili
Din(ler)
Romanipen, Hristiyanlık, İslam ve yaşanılan bölgenin dinleri
İlgili Etnik Gruplar
Hint-Avrupalılar, özellikle Güney Asyalılar (Desi)

Romanların Doğu'dan Avrupa'ya göçü
Tarihçe
Roman halkının vatanlarını neden terketmek zorunda kaldıkları bugün bile yanıtsız kalmaktaysa da tarihçiler üç teori ortaya sürmektedir:
-Gazneli Mahmut’un Sindh ve Penjap’ı işgali sırasında 500.000 Hintliyi esir aldığı bilinmekte olup, Hindistan’ı fetheden Müslümanların, Romanları köle olarak alıp ülkelerine götürülmesi en yaygın teoridir.
-En düşük kast olduğu sanılan Romanların, Müslüman fatihlere karşı paralı asker olarak olarak kullanılmış olabilirler ki, yenilginin ardından göç etmek zorunda kalmış olabilirler.
-Firdevsi’nin Şehnamesi’ne göre MS 420 yılında vatanlarını (Hindistan, Karaçi) terkedip dünyaya yayılan 12.000 kişilik Luri halkı eğer Romanlarsa dünyaya yayılmalarının Hindistan'ın işgali ile ilişkisi olamaz.
İlk kez 1505'te İrlanda'da, 1514'te de İngiltere'de nüfus kayıtlarına geçirildiler. Aynı tarihlerde, Avrupa'nın birçok ülkesinde gezgin çalgıcı ve falcılardan oluşan bazı göçebe toplulukların kayıtlarına rastlanır. Günümüzde Romanlar dünyanın dört bir yanına dağılmış olarak yaşarlar. Büyük bölümü Avrupa'nın güney kesiminde toplanmıştır. 19. yy.ın sonlarına doğru Kuzey Amerika'ya da göç etmişlerdir. Romanlar yaşadıkları her ülkede değişik adlarla anılırlar.
Romanlar, dünyanın en renkli göçebe topluluklarından biridir. Türkiye'de yoğun olarak yaşadıkları yerlerin başında Trakya'da, Çanakkale, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Düzce ve İstanbul gelir.
Romanlar insanlık ailesinin ayrılmaz bir parçasını oluştururlar. En gerçek ve doğru manasıyla Romanlar göçebe zanaatçı ataların çocuklarıdır. Tarihin en eski zamanlarından beri kimi insan grupları; tarım veya hayvancılıkla geçinmişlerdir. Romanlar ise çeşitli nedenlerden dolayı göçebe zanaatçılıkla yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Romanların ataları; sepet, elek, metal eşya, kalay vs gibi ürün ve hizmetleri meydana getirerek bunları tarım ve hayvancılıkla geçinen diğer toplumlara satmışlardır. Bu sebeple diğer toplumlar gibi hayvan sürülerine ve geniş topraklara sahip olmadığından göçebe zanaatçılıktan başka bir geçim imkânı bulamamışlardır. Aslında Romanlar ile Roman olmayanları birbirinden ayıran yegane fark budur.
Sanıldığı gibi romanları diğer insanlardan ten rengi, ırksal özellikler ya da dil ayırmaz. Esmer romanlar kadar beyaz tenli ya da sarışın Romanlar da vardır. Farklı ırklara mensup Roman grupları da vardır. Farklı diller konuşan Roman grupları da vardır. Ama tüm Romanların ortak özelliği atalarının binlerce yıl boyunca göçebe zanaatçılıkla geçinmiş olmalarıdır. Bugün birey olarak bir Roman hangi mesleği yapıyor olursa olsun, insanlığın ilk zamanlarında atalarının göçebe zanaatçı olması onun da Roman toplumuna ait olduğunu gösterir.
Romanlar'ın büyük bölümü gelenek, göreneklerini ve topluluklarının yönetim biçimlerini korumuştur. İlk olarak 19. yy.da Avrupa'da, sayıları 10-100 aile arasında değişen Çingene toplulukları şefler seçmeye başladı.
Roman sözcüğü yerleşik düzeni olmayan göçebe insanları çağrıştırır. Oysa Romanlar'ın çok azı günümüzde göçebedir. Bazıları kendi istekleriyle göçebeliği bırakmış, yaşadıkları ülkenin yaşam biçimini benimsemişlerdir. Roman olmayanlarla evlenen Romanlar da vardır.Bazı ülkelerde de yerleşik yaşama zorlanmışlardır.Soykırıma uğramışlardır.
Yarı göçebe, yarı yerleşik bir topluluğun sayımının yapılması güç olduğu için Romanlar'ın kesin nüfusu bilinmemektedir. Bununla birlikte bugün dünyada 3-4 milyon dolayında Roman olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye'de ise 750.000 dolayında Roman olduğu tahmin edilmektedir.
Nisan 1971'de, Romanlar'ın sorunlarını tartışmak üzere Londra yakınlarında ilk Uluslararası Roman Kongresi toplanmış olup bu kongreye atfen, 1990'dan itibaren 8 nisan Dünya Romanlar Günü olarak kutlanmaktadır.
Gruplar
Yayıldıkları coğrafyaya göre Roman halkı göçebe zanaatçılar olarak tek başlık altında toplanabilir. Bununla birlikte tarih boyunca üç ana kola bölünmüşlerdir.
Hayat tarzları
Eskiden göçebe yaşamlarına uygun işler yaparlardı. Kadınlar falcılık yapar, dilenir ya da dans ederdi. Erkekler ise çalgı çalar, kap kacak lehimciliği, kalaycılık, hayvan ticareti, hayvan eğiticiliği gibi işlerle uğraşırlardı. Geçmişte atlarla çekilen arabalarla yapılan göçlerde artık kamyon ya da karavanlar kullanılmaktadır. Eski uğraşlarının yerini ise, meyve toplama, asfalt dökme, kullanılmış araba ticareti, sirklerde hayvan bakıcılığı ya da eğiticiliği, hurda maden ve antika eşya alım satımı gibi işler almış olmakla birlikte özellikle Türkiye de ve diğer birçok dünya ülkesinde yerleşik hayata geçmiş olanlar diğer meslek dallaryla ilgilmiş olup başka türlü mesleklerde edinmişlerdir. Dünya üzerinde Gipsy Kings, Goran Bregoviç Türkiye de ise, Safiye Ayla, Selim Sesler, Serkan Çağrı, Hüsnü Şenlendirici gibi birçok Roman müzik dans ve sinema sanatlarını zenginleştirecek katkılarda bulunmuşlardır. Bazı ünlü İspanyol gitaristler ve flamenko dansçıları Roman ya da yarı Roman'dırlar. Romencenin yazılı bir dil olmayışı yüzünden edebiyat yapıtları yoktur.
Romanlar'ın göçebe yaşamları yerleşik toplumlarınkinden çok farklıdır. Bu yüzden çoğu zaman, yerel halk tarafından hırsızlık, büyücülük, çocuk kaçırma gibi eylemlerle suçlanmışlardır. 1554'te İngiltere'de Roman olduğu söylenen herhangi bir kişinin asılması işten bile değildi. Hemen hiçbir yerde istenmeyen Romanlar, birçok ülkeden sürülmelerine karşın, bir süre sonra bu ülkelere geri dönmeyi başarırlardı. II. Dünya Savaşı'nda Yahudiler gibi Romanlar da Almanlar tarafından büyük bir kıyıma uğratıldılar. 200.000 -800.000 arasında Roman çoluk çocuk aşağı ırktan oldukları gerekçesiyle Macaristan, Polonya ve Çekoslovakya'daki Nazi kamplarında yok edilmiş bu katliam Roman halkı tarafından porajmos "parçalanmak" olarak adlandırılmıştı. Günümüzde de Romanlar yaşadıkları bütün ülkelerde ayrımcılığa tabi tutulmaktadır. Bu yüzden de birçok ünlü roman kimliğini gizlemek durumunda kalmıştır. Ama bazıları kendilerini internet yoluyla tanıtmaktan bile çekinmezler .
Bugün Romanlar başta işçi sınıfı olmak üzere tüm modern sınıfların birer eklentisi haline gelmişlerdir. Halkla kaynaşmışlardır. Romanların kültürlerini yaşayıp yaşatmaları onlara ırkçıkla yaklaşmayı gerektirmez. Yazık ki hemen tüm toplulumuz bu hataya düşmektedir. Başta kapitalist devlet uyguları olmak üzere.
Bulgaristan Sliven kentinde Romanlar
Coğrafi Dağılım
Romanlar, dünyanın en renkli göçebe topluluklarından biridir. Büyük bölümü yerleşik hayata geçmiştir.
Romanlar'ın büyük bölümü gelenek, göreneklerini ve topluluklarının yönetim biçimlerini korumuştur. İlk olarak 19. yy.da Avrupa'da, sayıları 10-100 aile arasında değişen Çingene toplulukları şefler seçmeye başladı.
Roman sözcüğü yerleşik düzeni olmayan göçebe insanları çağrıştırmaktaysa da günümüzde Romanlar'ın çok azı göçebedir. Bazıları kendi istekleriyle göçebeliği bırakmış, yaşadıkları ülkenin yaşam biçimini benimsemişlerdir. Roman olmayanlarla evlenen Romanlara da artık rastlanmakta olup pek çok ülkede yerleşik yaşamaya zorlanmışlardır. Yarı göçebe, yarı yerleşik bir topluluğun sayımının yapılması güç olduğu için Romanlar'ın kesin nüfusu bilinmemektedir. Bununla birlikte tüm dünyada 4-5 milyon dolayında Roman olduğu tahmin edilmektedir.
Türkiye
Türkiye'de ise 980.000 dolayında Roman olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye'de yoğun olarak yaşadıkları yerlerin başında başta İstanbul olmak üzere,Tekirdağ,Çanakkale,İzmir, Edirne,Bursa,Antalya(zeytinköy),Adapazarı,İzmit gelir.Özellikle İstanbul'un Sulukule ve Kasımpaşa romanları meşhurdur. İzmir'de ise Konak ve Torbalı yakınlarında bulunan Ayrancılar'da ve Karşıyaka yakınlarında bulunan Örnekköy'de romanların nüfusu fazladır.
Osmanlı'da Çingeneler
Osmanlı İmparatorluğu' nda da Rumeli topraklarında yaşayan Romanlar ayrı yönetim sayılmışlardı. Çingene Sancağı olarak adlandırılan bu yönetim biriminde, Romanlar'ın yönetsel, mali ve askeri işleri düzenlenirdi.Osmanlı Çingeneleri müslüman olmalarına rağmen,cinayet,vatana ihanet gibi davalarada mahkum oldukları taktirde,müslümanlar gibi asılarak değil,gayrimüslimler gibi kafaları kesilerek cezalandırılırdı.
İspanyol Romanları, National Geographic Magazine, Sayı 31 (1917), sayfa 267.
Terminoloji
Anadolu Türkçesi ve yayıldıkları bölgelerde Roman halkına çeşitli isim ve sıfatlar takılmıştır. Sıfatlar daha çok yapılan meslekle ilgili olup özellikle Balkan yarımadasında gümüşçü, demirci, kalaycı, nalbant, müzisyen, kaşık yapımcısı, madenci terimlerinin yerel dillerde karşılıklarıdır. Aşağıdaki listede ise isimler yer almaktadır:
Türkçe terminoloji
romen (İzmir)
cingen (Aydın)
çingene (Bergama)
Şopar (Tekirdağ)
mıtrıp (Van, Diyarbakır)
mutruf (Ardahan)
cingan (Ilgın, Konya)
bala (Ilgın, Konya)
poşa (Erzurum,Artvin,Ardahan)
elekci (Ilgın, Konya)
cingen (Konya)
cingan (Espiye, Eynesil)
ċingan (Sürmene)
çingan (Maçka)
çincane (İkizdere)
çingân (Akçaabat)
göçebe zanaatçı
Gurbet (Tunceli yöresinde), gurbat/kurbat (Hatay)
Kareçi (Birecik) (ayrıca Diyarbakır ve civarinda Kareçi, belki de Pakistan Karaçili anlamında)
çingit "göçebe, çingene" (Amasya, Samsun)
cingane "yaramaz, haşarı"
cıngan (Şalpazarı, Giresun)
cingen, cingit (Samsun-Bafra)
abdal (Dörtyol , Hatay - K. Maraş)
cingan (Gölbaşı,Bala,Şereflikoçhisar-Ankara)
esmer vatandaş, kara kuvvetleri, Çerge, Firavun, Çingene (Edirne)
dom ( Van,Hakkari)
Cono (Adana)
Davulcu - Yaptıkları meslekten dolayı. Daha önceleri Ayıcı (Ayı oynatmaktan dolayı) bilinirlerdi (Ceyhan)
Sepetçi - Yaptıkları meslekten dolayı (Ceyhan)
Aşıq - ([Diyabakır)]
kıpti - pek çok bölgede eş anlamlı olarak.
orom ([Gökçebey])
Athingani, Atzinganoi (Yunanistan)
Cadegipti, Cingali, Cinguli, Zingari, Zingaro (İtalya)
Cascarots (Baskça)
Cigani (Slovenya)
Cigány, Ciganyok, Pharaones "Firavun'un halkı" (Macaristan)
Cikan (Çek)
Cyganie (Polonya)
Garaçı (Azerbaycan)
Giofog (Galce, İrlanda)
Gipcyan, Gipson, Gypsy (İngiltere)
Gitan, Manouches, Tzigane, Saracens "Araplar" (Fransa)
Gitano (İspanya
Gypsy (İngilizce)
Luri, Luli (İran)
Qereçi (Mıtırıb,Elikci) (Zazaca)
Nuri (Mısır, Suriye, Filistin)
Rom/Roma/Rroma (birçok dilde)
Tatarre "Tatarlar",
Ţsigani (Romanya)
Ţsıgan /цыган/ (Rusya)
Zegynen (İsviçre)
Zigenare (İsveç)
Zigeuner, Sinti (Almanya, Belçika ve Hollanda)
Zingarelle, (İtalya), Verdi bazı eserlerinde çingenelere değinmiştir ve La Traviata'da da bir çingeneler korosu bölümü vardır.
gıptı ,kıpti "kutsal kitaplarda" tarihi din kayıtlarında

Etimoloji
Roman kelimesi, Roman dilinde rom "koca" kelimesiyle ilişkilendirilmekte olup Sanskrit rama (रम) ramaṇa (रमण) aynı anlama gelmektedir. Türkçe'de Roman halkını tanımlamak için kullanılan Çingene kelimesi ise Yunanca tsinganos (τσιγγάνος) kelimesinden ödünçlenmiştir. Kelimenin kökeni Eski Yunanca Αιγύπτοι (Modern Yunanca γύφτο) "Mısırlı" anlamındadır. Eski Yunanlılar Roman halkının Mısır kökenli olduğuna inandığından bu tanımı kullanmaktaydı. Batı dillerinde kullanılan gypsy terimi bu kelimeden gelişmiştir. İlginç bir benzerlik olarak Osmanlı ve Anadolu Türkçesi'nde Roman halkını tanımlamak için kullanılan diğer bir terim olan Kıpti'nin Mısır halklarından birisinin adı olmasıdır.
(wikipedi.özgür ansiklopedi)


















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder