Fotoğraf Afrika'daki açlığı çok net ve acı bir biçimde vurguluyor. Bu küçük afrikalı çocuk bir kilometre öteki Birleşmiş Milletler yardım kampına yürürken artık açlıktan bitap düşmüş. Daha da kötüsü arkasında onun ölmesini bekleyen bir akbaba var... Fotoğraf 1994 yılında Somali'de Amerikalı bir gazeteci olan Kevin Carter tarafından çekilmiş ve Kevin Carter bu fotoğraf ile "Pulitzer ödülünü" kazanmış. Hikayenin en acı tarafıysa Kevin Carter Somali'den dönünce bir süre bu çocuğu araştırmış fakat bulamamış. Orada gördüklerinden çok etkilenen Amerikalı gazeteci bir süre sonra derin deprosyana girmiş ve 3 ay sonra hayatına son vermiş.

9 Ekim 2009 Cuma

EDİP CANSEVER ŞİİRLERİ




MENDİLİMDE KAN SESLERİ




Her yere yetişilir
Hiçbir şeye geç kalınmaz ama
Çocuğum beni bağışla
Ahmet Abi sen de bağışla
Boynu bükük duruyorsam eğer
İçimden öyle geldiği için değil
Ama hiç değil
Ah güzel Ahmet Abim benim
İnsan yaşadığı yere benzer
O yerin suyuna o yerin toprağına benzer
Suyunda yüzen balığa
Toprağını iten çiçeğe
Dağlarının tepelerinin dumanlı eğimine
Konyanın beyaz
Antepin kırmızı düzlüğüne benzer
Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
Denizine benzer ki dalgalıdır bakışları
Evlerine sokaklarına köşebaşlarına
Öylesine benzer ki
Ve avlularına
Ve sözlerine
Ve birgün birinin bir adres sormasına benzer
Sorarken sorarken üzünçlü bir ev görüntüsüne
Camcının cam kesmesine dülgerin rende tutmasına
Öyle bir cigara yakımına birinin gazoz açmasına
Minübüslerine gecekondularına
Hasretine yalanına benzer
Anısı ıssızlıktır
Anısı bilincidir
Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan
Gülemiyorsun ya gülmek
Bir halk gülüyorsa gülmektir
Ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet Abi
Bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
Dirseğin iskemleye dayalı
-Bir zamanlar gökyüzüne dayalı derdim ben-
Cigara paketinde yazılar resimler
Resimle : cezaevleri
Resimler : özlem
Resimler : eskiden beri
Ve bir kaşın yukarı kalkık
Sevmem acele
Dostluğun çabuk
Bakıyorumda şimdi
O kadeh bir küfür gibi duruyor elinde
Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi
Biz eskiden seninle
İstasyonları dolaşırdık bir bir
O zamanlar Malatya kokardı istasyonlar
Nazilli kokardı
Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne potası
Kıl gibi ince İstanbul yağmurunun altında
Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen
Kadının ütülü patiskalardan bir teni
Upuzun boynu
Kirpikleri
Ve sana Ahmet Abi
Uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki
Sofranı kurardı
Elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı
Cezaevlerine düşsen cigaranı getirirdi
Çocuklar doğururdu
Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini
işlerdi bir tantel gibi
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar
Bilmezlikten gelme Ahmet Abi
Umudunu dürt
Umutsuzluğu yatıştır
Diyeceğim şu ki
Yok olan şeylere de benzerdi o zaman trenler
Oysa o kadar kullanışlı ki şimdi
Hayalsiz yaşıyoruz neredeyse
Çocuklar kadınlar erkekler
Trenler tıklım tıklım
Trenler cepheye giden trenler gibi
İşçiler
Almanya yolcusu işçiler
Kadınlar
Kimi yolcu kimi gurbet bekçisi
Ellerinde bavullar fileler
Kolanyalar su şişeleri paketler
Onlarki hepsi
Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler
Ah güzel Ahmet Abim benim
Gördün mü bak
Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
Ve dağılmış pazar yerlerine memleket
Gelmiyor içimizden hüzünlenmek bile
Gelse de
Öyle sürekli değil
Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
O kadar çabuk
O kadar kısa
İşte o kadar
Ahmet Abi güzelim bir mendil niye kanar
Diş değil tırnak değil
Mendilimde kan sesleri.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder